yukarı kaydırma oku

YAZI KOPYALAMA ENGELİ

sağtuş engeli

ANA MENÜ

ORUÇ TUTMAK SABIR EĞİTİMİDİR

ORUÇ TUTMAK SABIR EĞİTİMİDİR


Ebû Hüreyre'den nakledildiğine göre,
Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur:
“Oruç bir kalkandır. Oruçlu, saygısızlık yapmasın, kötü konuşmasın. Eğer biri kendisiyle dövüşmeye veya sövüşmeye kalkışırsa, iki defa, 'Ben oruçluyum.' desin…”
(B1894 Buhârî, Savm, 2)


***

Ebû Hüreyre'den (ra) nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Yalanı ve yalana göre hareket etmeyi terk etmeyenin yemeyi içmeyi bırakmasına
Allah'ın ihtiyacı yoktur!”
(B1903 Buhârî, Savm, 8)


***

Ebû Hüreyre'den rivayet edildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur:“Oruç tutan nice kimseler vardır ki oruçtan nasibi sadece aç kalmaktır. Geceyi
ibadetle geçiren nice kimseler vardır ki kıyamdan nasibi sadece uykusuz kalmaktır.”
(İM1690 İbn Mâce, Sıyâm, 21)


***

Enes (b. Mâlik)'ten (ra) rivayet edildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur. “Sahura kalkın. çünkü sahurda bereket vardır.”
(M2549 Müslim, Sıyâm, 45)


***

Zeyd b. Hâlid el-Cühenî'den rivayet edildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Bir oruçluya iftar veren, o kişinin sevabı kadar sevap elde eder.
Oruçlunun sevabından da hiçbir şey eksilmez.”
(T807 Tirmizî, Savm, 82)


*******************


Hz. Peygamber, bütün ibadetler gibi orucun da insan davranışlarını etkileyen, düzenleyen yönlerine işaret eder: “Oruç bir kalkandır. Oruçlu, saygısızlık
yapmasın, ahlâksızca konuşmasın. Eğer biri kendisiyle dövüşmeye veya sövüşmeye kalkışırsa, iki defa, 'Ben oruçluyum.' desin. Bu canı bu tende tutan Allah'a yemin
ederim ki oruçlunun (açlıktan dolayı değişen) ağız kokusu Allah nezdinde, misk kokusundan daha hoştur. (Allah, oruçlu için şöyle buyurur): 'O, yemesini, içmesini ve
cinsel isteklerini benim için terk ediyor. Oruç benim içindir. Onun mükâfatını ben vereceğim. Bir iyiliğe ise on misli ecir vardır.'” 1
Hz. Peygamber bu hadisinde orucu kalkana benzetmektedir. Kalkan, nasıl ki savaşta askerleri düşmanın ok ve kılıç darbelerine karşı koruyorsa, oruç da
sahibini öyle korur. Üstelik sadece dışarıdan gelecek saldırılara karşı değil kendi nefsinden, şehevî arzularından, şeytanın vesveselerinden de onu korur. Bu
hassasiyetle oruç tutan kişi dünyada günah ve kötülüklere, âhirette ise cehennem azabına karşı korunmuş olacaktır. Oruçlu, kalkanı öncelikle kendi elinden
ve dilinden sadır olabilecek yanlış tutum ve davranışlara karşı kullanacaktır. Bu nedenle kimseye karşı kaba davranışlarda bulunmayacak, cahil ve zorba
tutumlar içine girmeyecektir. Şayet bir başkası ona sataşır, kavga ve dövüş edecek olursa bu defa da oruç kalkanını ona karşı kullanacaktır. Çünkü böyle
davranmak zor olsa da öfkeyi yenmenin ve yanlış yapana iyilikle karşılık vermenin bir şeklidir.
Oruçluya yakışan, aç olmasına rağmen, yüzünden tebessümü eksik etmemektedir. Gönül kırmak, inanan insana, hele oruçlu bir Müslüman'a yakışmaz.
Güler yüz ve tatlı dil, oruç ibadetinin ruhuna verdiği dinginlikle birleşerek insanın ilâhî rahmet esintisine ulaşmasını sağlar. İnananlar nefislerini körelterek
ruhlarına huzur veren ve gönüllerinde sevgi, merhamet, şefkat duygularını artıran orucun aydınlığını, yaptıkları hatalarla gölgelemekten sakınırlarsa
karşılığını fazlasıyla göreceklerdir. Oruçlunun ayrıntı sayılabilecek fakat orucunu güzelleştirecek davranışlarda bulunması, mahzurlu davranışlardan
sakınması ona bambaşka mânevî boyutlar kazandıracaktır.
“Oruçlunun ağız kokusu Allah katında misk kokusundan daha güzeldir.” 2 buyuran Peygamber Efendimiz, Allah'ın rızasını elde etmek niyeti ile aç kalmaktan
dolayı ağızda oluşan kötü kokunun bile böylesine güzel bir


niyetten kaynaklandığı için Allah katında ayrı bir anlam ifade ettiğini belirtmektedir. Kaldı ki oruçlunun orucunu güzelleştiren hususlardan biri de ağız ve
diş temizliğidir. Nitekim, “Oruçlunun iyi davranışlarından birisi, misvak kullanmasıdır.” 3 rivayeti bunu ifade etmektedir.
Oruç, kişiye ahlâkî güzellikleri kazandırması bakımından da çok önemlidir. Çünkü oruç insana sabır, takva ve şükretmeyi öğretir. Kişi bir yandan orucum
bozulur endişesi ile nefsinin arzularından sakınırken, öbür yandan da istenilen şekilde oruç tutabilmek için iyi hasletler sergilemeye çalışır. Tuttuğu her
oruçta nefsine hâkim olma kabiliyetini geliştirir. Bu ayda sabır, müminin bütün benliğini kaplar. Geçici bir süre uzak kalınan maddî gıdaların yerini mânevî
gıdalar alır. Artık kalp, Allah'ın adı anıldığında ürpermeye başlar.
Oruç, bir sabır sınavıdır. İnsan oruçlu iken önünde duran yemeğe elini uzatmaz, kötü söz söylemez, kem gözle bakmaz, başına gelen her türlü olumsuzluğu
olgunlukla karşılar. Oruçlu olduğu sürece açlığa, susuzluğa ve her türlü günah ve kötülüğe karşı sabreder. Bundan dolayı da Allah Resûlü, “Oruç, sabrın
yarısıdır.” 4 buyurur.
Kur'ân-ı Kerîm'de, “Ey iman edenler! Allah'a karşı gelmekten sakınmanız için oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi, size de farz kılındı.” 5 buyrulmuştur. Oruç,
insanın kötülüklere karşı oluşturduğu mânevî korunma hâli olan takvayı, muhkem ve sağlam bir kalkana dönüştürür. Bundan dolayı oruç yalnız belirli bir
zaman yeme ve içmeden el çekmek değil, aynı zamanda her türlü kötülükten sakınmak için iradenin güçlendirilmesi eğitimidir. Oruç sayesinde o, ruhunu
ve gönlünü takva ile besler. Yine oruçla ilgili âyette yer alan, “...lealleküm teşkürûn.”(Umulur ki şükredersiniz.) 6 ifadesi de hem oruç konusunda tanınan
birtakım ruhsatlar için şükretmeye hem de belli saatlerde el çekilen nimetlerin kadrini anladıktan sonra, onları bahşeden Allah'a karşı tazim ve şükür
görevinin yerine getirilmesinin gereğine işaret etmektedir. İbadetleri yerine getirmeye gayret eden kişinin Allah'ın kendisine verdiği sayısız nimetlerden
istifade etmesine karşılık şükretmesi, kulluğunun bir gereğidir. Çünkü o yaptığı bütün ibadetleri Allah'ın lütuf ve ihsanı sayesinde yapılabildiğinin
farkındadır. Oruç ve Ramazan ile ilgili hükümleri beyan eden âyetlerin sonunda yer alan, “leallehüm yerşüdûn.” (Umulur ki doğru yolu bulurlar.) 7 ifadesinin
de oruç tutanların Ramazan boyunca edinilen değerlerle donanacakları ve doğru yolu bulma çabası içinde olacakları anlamına geldiği söylenebilir.




Hz. Peygamber, “Yalanı ve yalana göre hareket etmeyi terk etmeyenin yemeyi içmeyi bırakmasına Allah'ın ihtiyacı yoktur!” 8 buyurmaktadır. Oruçlunun yalandan,
yalancı şahitlikten , iftiradan , dedikodudan , kötü söz ve davranışlardan uzak durması, orucun en önemli âdâbındandır. Dedikodu , gıybet gibi fiiller, aslında
hiçbir zaman Müslüman'a yakışmaz. Müslüman, dürüsttür , dosdoğrudur. O, gönül kırmaz , küs durmaz. Yüce Allah, gıybet etmeyi , insanın ölü kardeşinin
etini yemesine benzetir. 9 Gıybet, genel olarak günah olsa da oruçluyken gıybet etmek daha kötüdür. Zira gıybet, orucun bereket ve sevabını siler. Pek çok
âlim gıybetin orucu bozmayacağını kabul etse de İbn Hazm gibi bazı âlimler oruçlunun gıybet etmesi hâlinde orucunun bozulacağını bile söylemişlerdir. 10
Kutlu Nebî'nin, “Oruç tutan nice kimseler vardır ki oruçtan nasibi sadece aç kalmaktır. Geceyi ibadetle geçiren nice kimseler vardır ki kıyamdan nasibi sadece
uykusuz kalmaktır.” 11 hadisinde de oruç ibadetinin şekil şartlarının ötesinde, birtakım derunî özelliklerinin olduğu vurgulanmaktadır. Kulun kemale erip
olgunlaşmasına katkı yapan ibadetler, ahlâktan ayrı düşünülemez. Hakkıyla kılınan bir namaz insanı nasıl kötülükten alıkoyarsa hakkıyla tutulan oruç da
böyledir. Oruçtan istifade edebilmesi için kişinin sadece midesiyle değil bütün organlarıyla oruç tutması gerekir.
Oruçlu için müstehap olan hususların başında sahura kalkmak gelir. Sahur yemeği bereketli bir yemektir. Peygamber Efendimiz, Müslümanlar ile Ehl-i kitabın
oruçları arasındaki en büyük farkın sahur yemeği olduğunu ifade etmiş, 12 az bir şeyle de olsa sahur yemeği yememizi tavsiye etmiştir. “Sahura kalkın.
Çünkü sahurda bereket vardır.” 13 hadisinde Allah Resûlü sahurun Ramazan gecelerininbereketli vakitleri olduğuna işaret etmiştir. Namaz kılmak için ya da
Ramazan gecelerindeki sahur yemeklerinin bereketini yakalamak için uyanmak, aslında kulluğa uyanmaktır. Orucu tüm şartlarına uyarak, müstehap olan
uygulamalarıyla tutmak onu daha da güzelleştirecektir. Böylece sadece oruç tutanların girebilecekleri Reyyân Kapısı 'ndan geçerek Allah'ın rızasına ve
cennetine girenler arasına girmek mümkün olabilecektir. 14
Ramazan ayının müstehap olan uygulamalarından biri de iftarlarımızı acele yapmak, 15 akşam namazını kılmadan önce oruçlarımızı açmaktır. Allah Resûlü
akşam namazını kılmadan önce orucunu birkaç yaş hurmayla, yaş hurma bulamadığı zaman kuru hurmayla , o da yoksa birkaç yudum suyla açardı. 16
Orucu hurma gibi tatlı bir şeyle açmak ise mendup , başka



bir deyişle hoş bir davranıştır. Belki bu uygulama, bu güzide meyvenin tadı ve bereketiyle, Ramazan'ın tadına ve bereketine çok yakışmasındandır.
Resûlullah'ın (sav) kış günlerinde kuru hurma ile yaz günlerinde ise su ile orucunu açtığına dair rivayetler de vardır. 17
Oruçludan yapması beklenen güzelliklerden biri de Kur'an'ın indirildiği bu mübarek ayda çok Kur'an okumaktır. Bilindiği gibi Hz. Peygamber, Ramazan gün
ve gecelerinde bol bol Kur'an okurdu. Genç sahâbî İbn Abbâs , Rahmet Elçisi'nin Ramazan ayında Kur'an ile ilişkisini şöyle tasvir etmektedir: “Allah Resûlü
insanların en cömerdi idi. Cömertliğinin zirvesinde olduğu zaman ise Cibrîl ile çokça buluştuğu Ramazan ayı idi. Cibrîl Ramazan'ın her gecesinde
Peygamber'le buluşur ve onunla Kur'an'ı karşılıklı okurlardı...” 18 Önce Hz. Peygamber, Cibrîl'e okurdu, buna “arz ” denirdi. Sonra aynı âyetleri bu defa
Cibrîl okurdu ki buna “mukâbele ” denirdi. 19 İşte Cibrîl-i Emin 'in Allah Resûlü ile yapageldiği Ramazan mukabeleleri asırlardır geleneksel bir şekilde hemen
hemen bütün camilerde tatlı bir yadigâr olarak devam etmiş ve âdeta orucun, Ramazan'ın ayrılmaz bir parçası hâline gelmiştir.
Kur'an okumanın yanı sıra iftar ve sahur yemeklerinde dua etmek de orucun âdâbındandır. Allah Resûlü Ramazan ayları dışında da sofrada dua ederdi.
Peygamber Efendimiz, yemek yediği zaman, “Bizi yediren, içiren ve bizi Müslüman yapan Allah'a hamdolsun.” 20 “Güzellikle ve bereket dilekleriyle dolu, ama bir o
kadar yetersiz olan ve dilimizden düşürmediğimiz, vazgeçemediğimiz tüm övgülerle sana çokça hamd ediyoruz ey Rabbimiz!” 21 diyerek Allah'a olan şükrünü ifade
ederdi. Peygamber Efendimiz orucunu açtığı zaman, “Susuzluk gitti, damarlar suya kavuştu. İnşallah orucun ecri de hâsıl oldu.” 22 şeklinde veya, “Ey Allah'ım!
Senin rızan için oruç tuttum. Senin rızkınla orucumu açtım.” 23 diyerek orucunu açardı. Yemek yedikten sonra da, “Oruçlular yanınızda iftar etsin, iyiler
yemeğinizden yesin, melekler size dua etsin.” 24 diye dua ederdi. Hz. Peygamber ayrıca adaletli yönetici , iftar etmek üzere olan oruçlu ve mazlum kişinin
duasının geri çevrilmeyeceğini 25 söyleyerek iftarda dua etmeye teşvik ederdi.
Ramazanda iftar yemekleri vermek, Rezzâk olan Rabbimizin bize verdiği rızıkları kardeşlerimizle paylaşmak, Halil İbrâhim bereketini umduğumuz sofralarda
buluşmak bize mânevî ecirler kazandırır. Bazen bir tek hurma bile cennete vesile olur. Âişe validemiz anlatıyor: “Yoksul bir kadın, iki kızını yüklenmiş
kapıma geldi. Ben de kendisine üç kuru hurma verdim.


Kızların her birine birer hurma verdi. Yemek için bir hurma da ağzına attı. Derken kızları annelerinin ağzındaki hurmayı da yemek istediler. Kadın yemek
istediği hurmayı hemen ikisinin arasında pay etti. Onun bu hâli benim pek hoşuma gitti. Allah Resûlü'ne kadının bu davranışından bahsettim. Efendimiz
buyurdular ki: 'Bu hurma hatırına Allah ona cenneti vacip kılmıştır. Veya bu hurma hatırına onu cehennemden azat etmiştir.” 26
İftar sofralarına mümkün mertebe yoksulların davet edilmesi bir tarağın dişleri gibi birbirine eşit olan insanların 27 aynı sofra etrafında buluşmasını sağlar.
Allah Resûlü, “Bir oruçluya iftar veren, o kişinin sevabı kadar sevap elde eder. Oruçlunun sevabından da hiçbir şey eksilmez.” 28 buyurarak iftar davetlerini teşvik
etmiştir. Yemeklerde israfa kaçılmaması ve sünnete uygun davranılması gerekir. Allah Resûlü, misafiri olduğu ev sahibine kendisi dua ettiği gibi ashâbına da
dua etmelerini tavsiye etmiştir. 29
Oruçtan nasibi aç kalmaktan öteye geçmeyen kimselerin durumuna düşmemek için gözler, kulaklar, eller, ayaklar, kalp ve ağız, mideyle beraber oruç
tutmalıdır. Allah Resûlü'nün uyarıları oruç tutarken de rehberimiz olmalıdır.






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

EN ÇOK İLGİ GÖRENLER

HADİSLERLE İSLAM ANA MENÜ

HADİSLERLE İSLAM ANA MENÜ HADİSLERLE İSLAM CİLT 1 HADİSLERLE İSLAM CİLT 2 HADİSLERLE İSLAM CİLT 3 HADİSLERLE İSLAM CİLT 4 HA...