AİLE İNSANIN DÜNYADAKİ CENNETİDİR
Âmir b. Sa'd b. Ebû Vakkâs, babasından (ra) şunları nakletmiştir: Veda Haccı senesi hastalığımın artması üzerine Resûlullah (sav) beni ziyarete geldi. (Mal
varlığımı sadaka olarak dağıtmak istediğimi söyleyince) Resûlullah (sav) şöyle buyurdu:
“…Allah rızasını umarak ailen için yaptığın her harcamadan muhakkak ecir alırsın, eşinin ağzına koyduğun bir lokmadan bile!”
(B1295 Buhârî, Cenâiz, 36)
varlığımı sadaka olarak dağıtmak istediğimi söyleyince) Resûlullah (sav) şöyle buyurdu:
“…Allah rızasını umarak ailen için yaptığın her harcamadan muhakkak ecir alırsın, eşinin ağzına koyduğun bir lokmadan bile!”
(B1295 Buhârî, Cenâiz, 36)
***
Enes (b. Mâlik) tarafından nakledildiğine göre, Hz. Peygamber'in (sav) ashâbından bazı kimseler Hz. Peygamber'in (sav) eşlerine gelerek, onun yalnız başına iken
yaptığı ibadetleri sordular. (Kendi ibadetlerini az görerek) birisi, “Kadınlarla evlenmeyeceğim.”; birisi, “Et yemeyeceğim.”; birisi de, “Yatakta uyumayacağım.” dedi.
(Onların bu sözleri kendisine bildirilince Resûlullah) önce Allah'a hamdedip O'nun yüceliğini dile getirdikten sonra şöyle buyurdu: “Bazılarına ne oluyor da bu sözleri
söylüyorlar? Hâlbuki ben namaz da kılarım, uyurum da; oruç da tutarım, tutmadığım da olur; kadınlarla da evlenirim. Her kim benim sünnetimden yüz çevirirse, benden
değildir.”
(M3403 Müslim, Nikâh, 5)
***
Huzeyfe'nin işittiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: “İnsan, ailesi, malı, nefsi, çocuğu ve komşusu ile sınanır; oruç, namaz, sadaka ve iyiliği emredip kötülükten
sakındırma işte bu sınanma (esnasındaki kusurlarına) kefaret olur.”
(M7268 Müslim, Fiten, 26; B525 Buhârî, Mevâkîtü's-salât, 4)
***
Hz. Âişe'nin naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Sizin en hayırlınız, ailesine karşı en hayırlı olanınızdır. Ben de aileme karşı en hayırlı olanınızım...”
(T3895 Tirmizî, Menâkıb, 63)
***
Abdullah b. Ömer'in (ra) işittiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Hepiniz birer sorumlusunuz ve hepiniz yönettiklerinizden mesulsünüz. Devlet başkanı bir
sorumludur ve yönettiklerinden mesuldür. Evin beyi bir sorumludur ve yönettiklerinden mesuldür. Evin hanımı da bir sorumludur ve yönettiklerinden mesuldür. Hizmetçi de
efendisinin malı üzerinde bir sorumludur ve yönettiklerinden mesuldür.”
(B2409 Buhârî, İstikrâz, 20)
yaptığı ibadetleri sordular. (Kendi ibadetlerini az görerek) birisi, “Kadınlarla evlenmeyeceğim.”; birisi, “Et yemeyeceğim.”; birisi de, “Yatakta uyumayacağım.” dedi.
(Onların bu sözleri kendisine bildirilince Resûlullah) önce Allah'a hamdedip O'nun yüceliğini dile getirdikten sonra şöyle buyurdu: “Bazılarına ne oluyor da bu sözleri
söylüyorlar? Hâlbuki ben namaz da kılarım, uyurum da; oruç da tutarım, tutmadığım da olur; kadınlarla da evlenirim. Her kim benim sünnetimden yüz çevirirse, benden
değildir.”
(M3403 Müslim, Nikâh, 5)
***
Huzeyfe'nin işittiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: “İnsan, ailesi, malı, nefsi, çocuğu ve komşusu ile sınanır; oruç, namaz, sadaka ve iyiliği emredip kötülükten
sakındırma işte bu sınanma (esnasındaki kusurlarına) kefaret olur.”
(M7268 Müslim, Fiten, 26; B525 Buhârî, Mevâkîtü's-salât, 4)
***
Hz. Âişe'nin naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Sizin en hayırlınız, ailesine karşı en hayırlı olanınızdır. Ben de aileme karşı en hayırlı olanınızım...”
(T3895 Tirmizî, Menâkıb, 63)
***
Abdullah b. Ömer'in (ra) işittiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Hepiniz birer sorumlusunuz ve hepiniz yönettiklerinizden mesulsünüz. Devlet başkanı bir
sorumludur ve yönettiklerinden mesuldür. Evin beyi bir sorumludur ve yönettiklerinden mesuldür. Evin hanımı da bir sorumludur ve yönettiklerinden mesuldür. Hizmetçi de
efendisinin malı üzerinde bir sorumludur ve yönettiklerinden mesuldür.”
(B2409 Buhârî, İstikrâz, 20)
*************************
“Ve O, iki eşi, erkeği ve kadını yarattı.” 1
Bitkisiyle hayvanıyla yeryüzünde her varlığı dişi ve erkek olarak yaratan Rabbimiz, 2 varlıkların en değerlisi olan insanı da kadın ve erkek olarak yaratmıştır. İnsanı
erkek ve dişi eşler olarak dünya hayatına yollamıştır. 3 Birbirlerine karşı kuvvetli bir sevgi ve merhamet lütfetmiştir. 4 Peygamberimizin ifadesi ile onlar, birbirinin
benzeridirler. 5 Allah Teâlâ, “Onlar sizin için birer elbise, siz de onlar için birer elbisesiniz.” buyurarak 6 kadın ve erkeğin birbirlerini korumaları gerektiğini hatırlatmıştır.
Rabbimiz, erkek ve kadına evlenerek bir yuvayı paylaşmalarını tavsiye eder. 7 Peygamberimiz “…Ben namaz da kılarım, uyurum da; oruç da tutarım, tutmadığım da olur;
kadınlarla da evlenirim. Her kim benim sünnetimden yüz çevirirse, benden değildir.” buyurarak, evliliğin kendi sünneti olduğunu ısrarla söylerken, hem bu tavsiyeyi
pekiştirir hem de onun hayat tarzını reddedenlere ikazda bulunur. 8
Kuşkusuz evlilik, insana sükûnet aşılayan bir nimettir. 9 Kalabalıklar içinde yalnız kalmış bir gönlü ancak bir eş şad edebilir. Sevginin en özelini, sıcak, müşfik dost
elini, hayatı yaşanılır kılan paylaşımı ancak bir eş sunabilir insana.
Diğer yandan evlilik, bedenin haramdan korunacağı bir barınaktır. Bu sebepledir ki Peygamber Efendimiz, namuslu bir birliktelik yaşamaya niyetlenip aile kurmaya
çabalayana Allah'ın mutlaka destek olacağını müjdeler. 10 Zira evlilik sayesinde sadece iki beden korunmaz, bütün toplum arı bir nesle sahip olur.
Allah Teâlâ, Kur'ân-ı Kerîm'de aile birliğinin kurulmasının ardından hayatın akışına ayak uydurması için insana öğütler verir. Aile olmanın hayata güvenle bakan ve
geleceği şekillendiren yüzünü tanıtır ona. Öncelikle aile olmanın ne anlama geldiğini kavramasını ister. Bir duygu ve fikir birlikteliği ile oluşmuş nice aileleri örnek
gösterir. Kötülük yolunda birbirlerine benzeyip ortak işler yapan ve kendisini unutanlara azabı hatırlatırken, 11 dost olan ve iyilikte yardımlaşan erkek ve hanımlardan
övgüyle ve müjdeyle bahseder. 12 İmrân ailesini hayır ile yâd ederken 13 Ebû Leheb ailesini ateş ile nasıl cezalandıracağını anlatır. 14
Aile, hayırlı evlâtlar istenen bir yuvadır. İnsan soyunun geleceğe temiz ve pâk olarak taşınabilmesi için de aile zorunludur.
Yavrusu olunca kadın, “anne” olur. Onu bağrına bastığı an öylesine şefkat doludur ki Rabbin, kullarına karşı merhametini hatırlatır Peygamberimize. 15 Taşıdığı,
doğurduğu, doyurduğu bu küçük canı kendisine tercih eder ve ondan ayrılmaya dayanamaz. 16 Öyle bir bağdır ki aralarındaki, bu bağı koparanları şiddetle uyarır
Peygamberimiz: “Anne ile evlâdının arasını ayıranın, Allah da kıyamet günü sevdikleriyle arasını ayırır.” 17 Ve öyle bir an gelir ki anne, ağzına atmak üzere olduğu
hurmayı kendisinden isteyen yavrularına kıyamayıp bölüştürür de, bu davranışı ile cenneti kazanır. 18
Anne fedakârdır; emeğinin hesabını tutmaz. Sevgi doludur; yüreğinin kapısını kapamaz. Affedicidir; kucağından geri çevirmez. Annenin adımları cennete öylesine
yakındır ki 19 Peygamber Efendimiz ona hizmeti cihad olarak adlandırmaktan çekinmez. 20 Aynı dini paylaşmasalar bile inanan bir evlâttan, annesine sırtını
dönmemesini, ona karşı izzet ve ikramda kusur etmemesini bekler. 21 Çünkü anne, Peygamberimizin dilinde, “kendisi ile güzel bir ilişki kurulmasını en çok hak eden
kimse” konumundadır. 22 Sevgili Peygamberimiz Allah'ın, annelere isyanı haram kıldığını söylerken 23 anlamsız tartışmalardan ve sonu gelmeyen husumetlerden
anneyi korumak ister.
Ve yavrusu olunca, “baba” olur erkek. Artık kıyamete kadar onun adıyla anılacak, 24 ona ait 25 bir can vardır. “Ailenin senin üzerinde hakkı var!” 26 diye uyaran
Peygamberi'nin kendisine yüklediği sorumluluğu yerine getirebilmek için çırpınmaya başlar. Bir taraftan eline geçen nimeti, kendisi faydalandıktan sonra önce ailesi
ile bölüşmeli 27 ve evine iyilik taşımalıdır. Diğer taraftan, her türlü kötülüğü yuvasından uzak tutmak için çabalamalı, bu uğurda canını bile verse şehit olacağı
müjdesini kulak ardı etmemelidir. 28
Ailesinin işlerini bizzat üstlenen Yüce Peygamber'i 29 örnek edinen babanın çalışması karşılıksız kalmaz elbette. Resûl-i Ekrem, “...Allah rızasını umarak ailen için
yaptığın her harcamadan muhakkak ecir alırsın, eşinin ağzına koyduğun bir lokmadan bile!” 30 sözleriyle babanın bu çalışmasının mükâfatlandıracağını müjdeler. Ama
mesuliyet sadece ev halkının karnını doyurup sırtını giydirmekle bitmez ki... Kendisinden sonra evlâtlarını başkalarına el açacak kadar perişan bir konumda
bırakmaması istenen baba, 31 aynı zamanda onları, huzuru besleyen hayırlı birer fert olarak yetiştirip topluma sunmalıdır. Efendimizin ifade buyurduğu üzere: “Hiçbir
baba çocuğuna güzel terbiyeden daha kıymetli bir bağışta bulunmamıştır.” 32 Aile
için baba aynı zamanda saygıdır, güvendir, rahmettir. Peygamberimizin öğüdü ile eve girerken selâm verip bereketi davet eden 33 bir babanın nezaketi, merhametin de
ilk adımıdır. Aynı şekilde ev halkı arasında adaleti gözeten insaflı babayı, kıyamet günü Allah nurdan koltuklara oturtacaktır. 34 Efendimiz babaların duasının mutlaka
kabul olunacağını bildirmiştir. 35
Anne ve babanın elinde çocuk nadide bir emanettir. Bugüne aitmiş gibi görünse de aslında yarınlar için hazırlanması gereken bir emanet... Hassas, kırılgan, ilgiye ve
sevgiye ihtiyacı hiç bitmeyen bir candır. Bir imtihandır yavru; 36 sonuçta büyük mükâfatı kazanmak isteyenin hayli emek sarf etmesini gerektiren bir imtihan...
Anne babanın çocukları için göstermeleri gereken itina, daha yavrunun ilk hücreleri bile oluşmadan evvel, şeytanın ondan uzak olması için dua etmeleriyle başlaması
dikkat çekicidir. 37 Bu yüzden anne baba, bebek dünyaya geldiğinde kız erkek ayrımı yapmak gibi câhiliye âdetlerinden uzak durarak onu ilâhî bir lütuf olarak
görmelidir. Kızı olunca öfkeden yüzü kapkara kesilen ama oğlu olunca bayram eden kara cahillerden olmamalıdır. 38 Bu nimeti bahşeden Rablerine şükürlerinin
nişanesi olarak anne babalar akika kurbanı kesebilir, 39 ona güzel bir isim verir 40 ve böylece onun hayatının ilk günlerine bereket dolu dualarla başlamasını
sağlayabilirler. 41
Peygamber Efendimizin, “Her doğan fıtrat üzere doğar. Sonra anne babası onu Yahudi, Hıristiyan ya da Mecûsî yapar.” 42 ifadesi, ebeveynin çocuk üzerindeki kalıcı tesirini
açık bir dille özetler. İşlenmeye hazır bir cevher olan insan yavrusu, iyiyi kabul etmeye ve güzeli benimsemeye daha doğuştan gönüllüdür. Onun, gözünü açtığı bu
yeni âlem ile sağlıklı ilişkiler geliştirebilen erdemli bir kişilik edinmesi, anne babasının kucağında gerçekleşecektir. Aynı zamanda kendisini hidayete ve doğru yola
ulaştıracak dinî tercihinin temeli de aile ocağında şekillenecektir.
Peygamberimiz, bebeklikte merhamet, 43 çocuklukta sevgi 44 ve delikanlılıkta anlayış ile 45 büyütülen evlâdın saygı ve uzlaşı sonucu alınan bir kararla
evlendirilmesini tavsiye etmiştir. 46
Boşanmak elbette arzu edilmeyen bir durumdur. 47 Allah Resûlü, boşanarak açıkta kalan kız çocuğunu bağrına basan ve geçimini üstlenen aileyi müjdelemiş ve en
hayırlı harcamanın onun geçimi için yapılan harcama olduğunu söylemiştir: “Size en değerli sadakadan bahsedeyim mi? (Kocasının evinden ayrılarak) senden başka
kazancını sağlayacak kimse olmadığı için sana (baba evine) sığınmış kızın (için harcadığın nafaka en faziletli sadakadır).” 48
Peygamberimiz, “Kendi babası olmadığını bile bile, babasından başkasının oğlu olduğunu iddia eden kişiye cennet haramdır.” 49 buyurur. O hâlde onları reddetme veya başka
bir soydan geldiğini iddia etme gibi bir hakkı da yoktur. 50 Aynı şey bir babanın, çocuğunu evlâtlıktan reddetmesi için de geçerlidir. Çünkü aile ilişkileri sonsuza
kadar süren ilişkilerdir. Bu diyarda ömürler tükense ve Peygamberimizin ifade ettiği üzere kabre girene kadar cenazeyi takip eden aile sonuçta geri dönüp uzaklaşmak
zorunda kalsa bile, 51 öte âlemde yine bir araya gelecekleri umulur. İyiler iyilerle, kötüler kötülerle.Allah Teâlâ'nın bizlere sunduğu her nimet gibi aile hayatı da bir
tarafıyla külfet yüklüdür. Sürükleyici ve aldatıcı yüzüyle aile meşgalesi, insana aslî görevini her an unutturabilecek kadar zorlu bir sınavdır: “Ey iman edenler!
Mallarınız ve evlâtlarınız sizi, Allah'ı zikretmekten alıkoymasın. Her kim bunu yaparsa, işte onlar ziyana uğrayanların ta kendileridir.” 52
Kimi zaman aile fertlerinin çokluğu ile övünen insan, 53 kendisini Rabbine yakınlaştıracak olanın, eşi ya da çocukları değil, salih amelleri olduğunu 54 unutur.
Hâlbuki gönlünde imanın aydınlığını taşımayan bir kimse için, mal ve evlâtlar ile dolu debdebeli bir hayat ateşten kurtulmasına çare olamayacağı gibi, 55 onun
azgınlığını ve ateşin yakıcılığını körükleyen bir nitelik de kazanabilir. 56
Resûlullah'ın, “İnsan, ailesi, malı, nefsi, çocuğu ve komşusu ile sınanır; oruç, namaz, sadaka ve iyiliği emredip kötülükten sakındırma işte bu sınanma (esnasındaki kusurlarına)
kefaret olur.” 57 hadisinde “sınanma” vesilesi olarak adlandırdığı aile, anne baba çocuk üçgeninde kurulmuş hassas dengeler ağıdır. Aynı evi paylaşmak, haklar kadar
sorumlulukları da artırmakta, canlar yakınlaştıkça huzur için gösterilmesi gereken ihtimam da katlanmaktadır. İşte bu noktada Peygamberimiz eşler arası ilişkiyi
düzenlerken tek taraflı görev yüklemesi yapmaktan ya da sınırsız özgürlük tanımaktan ısrarla kaçınır: “Dikkat edin! Sizin kadınlar üzerinde hakkınız olduğu gibi, onların
da sizin üzerinizde hakkı vardır.” 58
Kadın için aile, hayat imtihanının en çetin geçtiği alanlardan biridir. Kadın “saliha kadın” olarak nitelenir ve bu niteliğinin karşılığını 59 hak etmeye çabalar. Bazen de
eşsiz kalır ve yükünü sırtına almakla, ailesi için harcadığı emekle Peygamber'e komşu olmaya yönelir. 60 Hayırlı bir evlât yetiştirmek uğruna attığı her adım mükâfata
lâyık iken, bazen acısıyla yandığı evlâdının ölümüne sabretmekle de mutlu sona erişir. 61
Aile yükünü omuzlayan baba için “Ey inananlar! Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun!” 62 uyarısı şüphesiz son derece çarpıcıdır.Ailesine
harcadığı her kuruşun, sarf ettiği en kıymetli para olarak sevap hanesine yazılmasının 63 yanında, evinin yıllık ihtiyaçları için yatırım yapması da 64 infakının bir
parçasıdır.
Peygamberimiz, “Sizin en hayırlınız, ailesine karşı en hayırlı olanınızdır. Ben de aileme karşı en hayırlı olanınızım...” 65 sözleriyle mümin erkekleri, ailesine iyilikle
muamele etmeye çağırır. Evin büyüğü, babası, ailesine karşı güler yüzlü ve tatlı sözlü olmalıdır. Hissettiği güzel duyguları gizlememeli, gördüğü meziyetleri takdir
etmekten çekinmemelidir. Torunları ile gülüp oynayan, 66 onlara sımsıkı sarılıp öpen, 67 hatta kucağına alıp hutbe okuyan 68 ve torunu sırtındayken namaz kılan 69
Hz. Peygamber'in tavrı bütün babalara hep örnek olmalıdır.
Hz. Peygamber (sav), aile içinde adaletsizliği kesinlikle reddeder. 70 Sevgi konusunda yavrularına eşit mesafede durmayı beceremeyen ebeveyn, gönüllerine söz
geçirememekten dolayı belki mazur görülebilir. Ama bunu davranışlarına yansıtmayarak, cinsiyet farkı gözetmeksizin 71 adaleti korumak zorundadırlar. Zira ailede
söz hakkına sahip olan her yetişkin, “Allah'tan korkun ve evlâtlarınız arasında âdil olun!” 72 emrinin muhatabıdır.
Mümin anne ve babaların, “Şüphesiz hüsrana uğrayanlar kıyamet gününde kendilerini ve ailelerini hüsrana sokanlardır.” 73 âyetini okuduklarında içleri titrer. Evlerinde
mânevî bir iklim oluşturmak ve Allah'ın rızasına erişmek için el ele verirler. 74 Ailelerine af ve afiyet ihsan edip, 75 dünya ve âhirette ihlâsla kendisine bağlı olanlardan
eylemesi 76 için Rablerine niyazda bulunurlar.
Sevgili Peygamberimiz, “Hepiniz birer sorumlusunuz ve hepiniz yönettiklerinizden mesulsünüz. Devlet başkanı bir sorumludur ve yönettiklerinden mesuldür. Evin beyi bir
sorumludur ve yönettiklerinden mesuldür. Evin hanımı da bir sorumludur ve yönettiklerinden mesuldür. Hizmetçi de efendisinin malı üzerinde bir sorumludur ve yönettiklerinden
mesuldür.” 77 buyururken herkese sorumluluğunu hatırlatmaktadır.
Anne ve babalar olarak biz müminlerin daimî niyazı şudur: “Ey Rabbimiz! Eşlerimizi ve çocuklarımızı bize göz aydınlığı kıl ve bizi Allah'a karşı gelmekten sakınanlara önder
eyle.” 78
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder